Ünlü Fizikçiler ve Tarihe Geçen Keşifleri
Bilim, yüzyıllar boyunca tüm insanlığa bilmediklerinin kapısını açmıştır. Fizik bilimi de bilinmeyenleri bilinir kılan, dünyanın ve evrenin yasalarını gözler önüne seren bilimlerin en başında geliyor. Bu bakımdan bilim tarihi boyunca pek çok önemli fizikçi evrene yönelik olan bakışı açımızı geliştirmiştir. İşte bu fizikçiler ve keşifleri hakkında şunlardan söz edebiliriz:
Isaac Newton
Bilim devrimini yapan, pek çok metoduyla da dünya tarihine adını yazdıran İngiliz fizikçi, matematikçi, kimyacı Isaac Newton Eylemsizlik Prensibi ve Yer Çekimi Kuvvet Kanunu keşifleri ile adından söz ettirmiştir.
En önemli bilim adamlarından biri olarak kabul edilen Newton; matematik ve fizik dallarında önemli keşiflere imza atmıştır. Mekanik alanda en fazla katkıyı gerçekleştiren Newton; merkezkaç kuvveti yasasını ve kütle yerçekimi yasasını ortaya koymuştur. Ayrıca Newton hareket yasaları şeklinde adlandırılan eylemsizlik ilkesi ise kuvvetin kütle ile ivmenin çarpımına eşittir fikrini içeren yasayla etki-tepkinin eşitliği fiziğin önemli yasalarıdır.
Albert Einstein
1879’da Almanya’nın Ulm kasabasında doğan Albert Einstein, eğitimi için İsviçre’ye gitmiştir. 1896 yılında Zürih Federal Politeknik adlı okula matematik ve fizik öğretmeni olmak için girmiştir ve bu okuldan 1901 yılında mezun olmuştur.Daha sonra İsviçre Patent Ofisi’nde işe başlamış ve burada teknik asistan olarak görev almıştır. 1905 yılında doktorasını alan Einstein, Patent ofisinde önemli çalışmalar yapmıştır. 1908 yılında Privatdozent’e atanmıştır. 1909 yılında Zürih’te profesör olmuştur. Ardından 1911 yılında Prag’a gitmiş ve bir yıl sonra Zürih’e geri dönerek Kaise Wilhelm Fizik Enstütüsü’nde yönetici olarak görev almıştır.
II. dünya savaşı sonrasında Einstein dünya siyasetinde çok önemli bir kişiliğe bürünmüştür. Einstein, bilimsel çalışmalarının en başındayken Newton mekaniğinin yetersizliğini anlayarak mekaniğin kurallarıyla elektromanyetiğin kurallarını bağdaştırmıştır. Statik mekaniğin ise klasik problemlerine de quantum mekaniğiyle açıklamalar getirmiştir. Bu yaklaşım ile de moleküllerin Brownian hareketine önemli bir açıklık getirmiştir. Ardından düşük radyasyonlu ışığın da ısısal özelliklerini inceleyerek photon teorisini yaratmıştır.
1916 yılında ilk kez genel görecelik kuramını yayınlamıştır. 1920’lerde ise, quantum teorisinin de olasılık teorisiyle açıklanması için çalışırken asıl yoğunluğunu da birleşik alanlar üzerine verdi. Quantum mekaniğiyle statik mekaniğe önemli katkılar sağladı. Bunun dışında göreceli evrenbilim ve atomic geçiş olasılığı alanında değerli çalışmalara imza atmıştır.
Emekli olduktan sonra yayımlanan bazı bilimsel çalışmaları ise Special Theory of Relativity, Relativity, General Theory of Relativity, The Evolution of Physics ve Investigations on Theory of Brownian Movement’dır.
Niels Henrik David Bohr
1903 yılında Copenhagen Universite’sine giren Niels Henrik David Bohr; master derecesini 1909 yılında doktorasını ise 1911’de almış önemli bir fizikçidir. Daha öğrenciyken akışkanların yüzey gerilimi hakkında deneysel ve teorik bir araştırmaya başlamıştır. Bohr’un bundan sonra yaptığı çalışmaları ise teorik çalışmalardı. Doktora tezi ise elektron teorisi yardımı ile metallerin özelliklerinin açıklanmasıdır. Bohr, bu teoriyle Planck’ın quantum teorisi ile çatışmıştır.
1913 yılında The Philosophical Magazine’de yer alan alfa ışınımının soğurumu alanındaki teorik çalışmalarını, atomun yapısı üzerinde toplamaya yöneltmiştir. Daha sonra da elementlerin fiziksel ve kimyasal özelliklerini ortaya çıkartmak amacıyla kullanılacak olan atomun temel yapısını keşfetmiştir.
Bohr’un çalışmaları, 1930 yılından sonra çekirdeğin yapısı ve değişimi üzerine olmuştur. Bir damla sıvı onun görüşüne göre çekirdeğin çok daha iyi bir görüntüsüydü. Bu nedenle de bu görüşe liquid droplet theory adı verilmiştir.
Luis Victor Broglie
Broglie, Paris’de bulunan aile malikanesinde son derece iyi donatılmış olan bir laboratuvar kuran bir fizikçidir. Bu laboratuar sayesinde de atom çekirdeği üzerinde önemli deneysel çalışmalara katkısı olmuştur.
I. Dünya savaşı esnasında fiziğin çok az ilgilenildiği teknik olan yönleri ile ilgili bir görev almıştır.
1924 yılında ise sunmuş olduğu doktora tezinde Albert Einstein’in elektron dalgaları teorisini geliştirmiştir. Einstein bu kuramda kısa dalga boylu olan ışığın bazı koşullar altında sanki küçük parçacıklardan oluşmuş gibi gözlenebileceğini öne sürmüştür. Ancak daha sonra ışığın ikili olan niteliği, Broglie’nin maddeye ikilik düşüncesi yüklemesi ile beraber bilim çevrelerinin onayını almıştır.
Broglie’nin bu kuramı atomdaki elektronların devinimini ile ilgili hesapların ortaya çıkarmış olduğu bir soruya cevap getirmiştir. Yapılan deneyler, elektronların çekirdek etrafında devinmekte olması gerektiğini, ancak belirlenemeyen sebeplerden ötürü bu devinimde bazı kısıtlamaların bulunduğunu gösteriyordu. İşte Broglie’nin bu dalga özellikli elektron fikri, bu kısıtlamaların açıklanabilmesine imkan sağlamıştır.
Werner Karl Heisenberg
Werner Heisenberg adı 1925 yılında yayımlanmış olan Quantum Mekanik Teory sayesinde bilinir. Bu teori ve teoriye ait olan hidrojenin özdeş formlarının bulunuşuyla alakalı uygulama alanları sebebiyle 1932 yılında Nobel fizik ödülü almıştır. Bu kuram, atom tarafından yayılmış olan radyasyonun gözlemlenmesine dayanır. Kurama göre, bir elektronun yerini veya gezegenlerin yörüngesinde bulunan elektronların yörüngesini belirleyemeyiz. Hız, pozisyon gibi mekanik değerler matrices ismi verilen soyut matematiksel kavramlarla tanımlanmalıdır. Heisenberg bu teoriyi daha sonra matrix denklemleri ile formüle etmiştir.
Enrico Fermi
Enrico Fermi , 1926 yılında Fermi istatistiği olarak tanınan Pauli parçaçıklarının istatistiğini bulmuştur. Kendini bazı spectroskopik olayların teorik bir şekilde açıklanmasına ve elektromanyetik problemlerin çözümüne adamıştır. Ancak asıl ilerlemesini ise, çalışmalarını atom çekirdeği ve elektron üzerine yaptığı çalışmalar ile gerçekleştirmiştir. 1934 yılında Beta bozumu Teorisini ileri bir seviyeye taşıyarak Pauli’nin radyasyon teorisiyle birleştirmiştir. Joliot ve Curie’un yapay radyasyonu buluşundan sonra notron bombardımanına tutulmuş olan birçok elementin nükleer dönüşüme bağlı olduğunu keşfetmiştir. Yapmış olduğu bu araştırma, Nükleer Fission’un ve yavaş notronların keşfine yol açmıştır.
1938 yılında Fermi tartışmasız bir şekilde notronlar konusunda çalışma yapan bilim adamlarının en iyisiydi. Bu çalışmalarına daha sonra da Amerika’da devam etmiştir. 1939 yılının başlarında Fission’u buluşundan sonra ikincil notronların zincirleme ve yayılma olasılığını hesaplamıştır. Bundan sonra da atom bombası yapımındaki önemli sorunların aşılmasında büyük rol oynadı ve Manhattan Projesi liderleri arasında yer alan bilim adamları arasındaydı.
Yaşamının son yıllarında ise kozmik ışınların kaynağını araştırmaya koyulmuştur. Sonunda da kozmik ışınların büyük bir enerji kaynakları olduğunu açıklayan bir teori geliştirmiştir.
Stephen Hawking
1942 yılında Birleşik Krallıkta doğan Stephen Hawking, başarılı bir öğrencilik hayatı geçirmemiştir. Ancak fizik ve matematik derslerine karşı her zaman büyük bir ilgisi olmuştur. Oxford üniversitesini burslu kazanan Stephen Hawking, matematik okumak istemesine karşın bu bölümü kazanamadığı için fizik okumayı seçmiştir. Okul bittikten sonra da Kozmoloji dalında doktorasını alarak profesör asistanlık yapmıştır.
Çağımızın dehası olarak nitelendirilen Stephen Hawking, bulunduğumuz çağın çok ötesinde çalışmalar yapmaya başlamıştır. Kara delikler ve Kuantum Fiziği ile alakalı ortaya attığı iddialarla çok fazla konuşulan bilim adamları arasında yer almıştır.
Teorileriyle yazdığı kitapları ise 40 dile çevrilmiştir. Bunun dışında Cambridge Üniversitesi uygulamalı fizik ve matematik laboratuvarını geliştirmiştir. 2013 yılında yayınlamış olduğu Ceviz Kabuğundaki Evren isimli kitabıyla da bütün dünyada çok fazla ses getirmiştir. Ancak Stephen Hawking’e tam anlamıyla şöhreti getiren eser ” Zamanın Kısa Tarihi: Büyük Patlamadan Karadeliklere” adlı kitap olmuştur. Kendisi Einstein’dan sonra dünyanın en büyük fizikçisi olarak kabul edilmektedir.
İnsanların gözleri kapalıyken dümdüz yürüyemediği problemi b...
Avize ve aydınlatma sistemleri konusundaki çizgisi ile dikka...
Yağlı cilt tipine sahip olanların ne yazık ki tek sorunu cil...
Kentleşme sürecinde onay alınmasını gerekli kılan yangın kap...
Yaşam süresi yönetimi, kişinin yaşamını sürdürme prosedürü o...
Metrobüs'te zaman zaman yaşanan kavgalara bir yenisi eklendi...
Heterozigot organizma, genetik materiyalinin iki allel açısı...
Günümüzde kalabalık şehirlerde yaşamanın en büyük zorlukları...
Evlilik kararı alanların yüzük tercihi yaparken oldukça zorl...
Sirkenin cilt bakımında faydalı bulunduğunu biliyor muydunuz...
Havaların ısınmasıyla birlikte evlerde de yenilenme dönemi b...
Bir çok ebeveyn çocuğunun sürekli olarak inat etmesi ve 'hay...
Özel bir hediye için seçeneklerin neler olduğunu görmek ve y...
Mikroplastikler kesinlikle büyük bir sorundur ve ciddi tedav...
İnsan vücudunda bulunan kasların yanı sıra hormonlar ve enzi...